Teşekkürler
TEŞEKKÜRLER?
(AĞIZ ARAYAN DİYALOGLAR)
“- Boşluk sadece seninse, ben dolgu olmak istemiyorum
…
- Yara benimki değilse bandajın olmak istemiyorum
…
- Senin yemeğin olmak istemiyorum veya gece yarısındaki yüzüne çarpan buzdolabının ışığı
…
- Senin soluduğun dumanın alternatifi olmak istemiyorum. Bana neden teşekkür ediyorsun?”
Alanis Morissette
Ben: Kararından vazgeçemez misin?
Kız: Vazgeçemem.
Ben: Bu yaptığımız günah ama.
Kız:...
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Benim Türkçemin geçtiği bir gecede gülümsemişti bana. Aşkı romanlardan bilen bir kızdı. Geldiği gülümsemeye tutundu, gitti, bitti. Beni büyürken izlememişti ki, düşüşümü görsün.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
O Ben: Sen söyle, ayrılıktan ne gördük ki, gayrı ona ilişiyoruz yine. (O dudaklar henüz kapanmamalı bana. Dalmasın beynin kuytulara. Küçücük bir ben’de ikimizi yalnız koyma. Sensiz, bensiz bir ‘bizi’ koyacak yerim yok içimde. İçkimiz, sigaramız, müziğimiz var bak hâlâ. Ne özlemler kurudu, ne kucaklaşmalara doyuldu, ne de darma-duman edilecek yataklar bitti daha. Orada durma!)
O Kız: …
O Ben: Susadursun o güzel ağzın, evet. Gidecek yeri yok çıkaracağın boş sözlerin. Sen de arama yerini! (Bırak elin elime imzalı kalsın. Yuvalanalım tekrarlanan, sevdiğimiz sıcaklara. Ölmüş âşıklar olmayalım ne olur! Hem... Hem ben yaratmadım ki seni, vazgeçeyim.)
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Giyinmiş, çıkmaya hazırdı kadın. Elvedası ağzının kenarındaydı. Şöyle bir çevirdi dilini ağzında. Yutkundu ruhunu, üstlendi acımasızlığı ve saldı karanlık bulutları aramıza. Yağmur bile anlamadı beni niye ıslattığını. Geçtim beni ama hiç, hiç kimse görmedi orada, o anda göğümü yitirdiğimi.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ah Ben: Kararlısın demek. Geldi ayrılık saati, ha? (Bitecek yani sesini duyunca gülümsemeler, tenine dokununca ürpermeler, öpücüklerinden demir alınan dipsiz geceler… Desene, bir süre, sular içip sarhoş olacağız artık. Gülen gözlerini bulduğumuz her zemine yapıştırıp, başka başka şarkılara saklanacağız artık. Demek, ölümlü olmaya değil de, sensizliğe külleneceğiz artık.)
Ah Kız: Üzgünüm.
Ah Ben: …
Ah Kız: Gerçekten üzgünüm.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Benim Türkçemin geçmediği bir gecede gitti kız. O gece aldattım onu denizle. Biraz alkol, biraz ay, biraz rüzgâr ama en çok da deniz geldi üstüme. Vurdu dalgasını genzime, geçti dalgasını suretime. Elbette yarın yine doğacaktı güneş ve kuruyacaktı benim de tuzum. Eğilecektim o soylu güneşin önünde ve değecekti sıcağı, o en şaşılası halime. Ve kutsanacaktım belki de.
Kız kim bilir nerede!.. Ama uyanacaktık mutlaka aynı güneşin altında, farklı sabahlara, başka çarşaflarda, ayrı duvarların arasında.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ve Ben: …
Ve Kız: Ben… Her şey için teşekkürler!.. Hoşçakal!
Ama Ben: Demek bundan sonra ben burada eskiyeceğim, sen orada! Sen oraya benzeyeceksin, ben buraya. Teşekkür geçmesin şimdi buradan, olmaz. Değişik bir şey yok bu sonda, sonda durmak olmaz ya! Dağılacağız burada. Gözlerimin öyle bakmasına takılma sen. Tutunacak bir şey nasılsa bulurum ben. Ben... Ben... Git hadi. Git!.. (Ben çoktan affettim seni.)
Okur: Bitti mi?
Yazar: Bitti.
09 Nisan 2002, Ankara
Dip Not: Parantez içleri hep öyle kaldı. Kız onları hiç duymadı.